26.9.13

Tüm heybetimle geri geldim.


Duydum ki beni beklermişsiniz, Liya gelse de bize bıcır bıcır konuşsa gitse dermişsiniz minik kuşlarım, tatlı su balıklarım. Baktım gördüm ki yazı yazmayalı 1 ayı geçmiş, hayatımda deli gelişmeler olmuş ve ben size yazmamışım. Ayıpladım kendimi ama bi an, sonra geçti zaten. Kendimi ayıplayamıyorum ben, her kararımın arkasında duruyorum. Yapmışsam bi bildiğim vardır diyorum, kendime yüklenmiyorum.

İşe başlayalı 2 ay olmak üzere. Bu 2 ayda çok şey öğrendim, çok şey kazandım, çok mutlu oldum, çok mutsuz oldum, çok stres oldum, sporda 1 senede veremediğim kiloları 1,5 ay kadar kısa sürede verdim, kendime baktım, kendime güvenim bomba gibi geldi, daha çok gülümsedim, daha çok detaya takıldım, daha çok iletişim kurdum insanlarla, daha çok hakaniyetli olmaya çalıştım, daha çok gördüm çalışmanın sorumluluk almanın ne demek olduğunu, daha çok çevremi genişlettim, daha çok şükrettim, daha çok öğrendim boşvermeyi, daha çok öğrendim hasiktir şimdi sıçtık demeyi.

Tabii hayatımda da değişiklikler olmadı değil. Yumuş askerden geldi, o askerden geldikten 4 gün sonra ayrıldık. Acısız, sancısız, ağrısız. Bıçak gibi falan hatta. Daha da Yumuş yok. Kafam inanılmaz rahat. Bi ilişki için yapabildiğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve olmuyorsa senin de rahat olsun arkadaşım. Daha da Davos'a gelmem.

O değil de gerçekten spor salonuna tonla para döküp de 250 gram bile veremediğime accayip yanıyorum. Ulan 1,5 ayda 4 kilo ne demek? Göbeğimin 4'te 3'ü gitti. Kalem etekler artık daha çok yakışıyor, saçlarım artık daha bir ahenkle dans ediyor. Şaka şaka. Saçlarım aynı dandirik haline devam ediyor kızlar. Ona bi çözüm bulmamız lazım. İKcı kimliğime yakışmıyor.

Bu arada dilimin pabuç gibi olduğunun farkındaydım da bu derece farkında değildim. Böyle tatlı tatlı, bıçkın bıçkın lafımı her türlü kıdemden her türlü kadrodan insana sokuyorum yeri geldiğinde. Bu belki iyi bir şey ama son zamanlarda sivri yanlarımı çok fark etmeye başladım. Ki çok değiştirmiş, törpülemiştim çıkıntılarımı. Mesela son zamanlarda yöneticim de dedi alçakgönüllü değilsin hiç diye. Aslında bu kadar mütevazi olup da bu kadar da alçakgönüllü olamama olayı çok ilginç. Neyse ya yuvarlanıcam gidicem bi şekilde.

Son zamanlarda hayatım iş oldu. Onun dışında hiçbir aksiyonum yok. Ne tweet okuyabiliyorum ne blog ne haber. Evi otel gibi kullanıyor, maaşımdan beş kuruş harcayamıyorum ama yine de accayip mutluyum, huzurluyum. Yaşamak bu olmasa da hep şükür bin şükür. Umarım siz de iyisiniz beş karbonlu riboz şekerler.

Not: Öğrenciyken de hayat az buz kral değilmiş hani. Değerini bilmekte olanlar bilmeye devam etsin, bitirenler derdine yansın, yanalım.