27.5.13

Anne ben mezun oluyorum galiba.


             Tembelliğiyle kendinden geçmiş deli divane olmuş bloggerınız Leah size final haftasında koştu geldi canlarım. Ne kadar da beklendik değil mi? Sen 1 ay boyunca yazma sonra kalk gel final haftanda otur blogunun başına. Bak şu Allah'ın işine yani. Neyse gelmişken blogun hakkını vermeden gitmek istemiyorum. Bu yazımda üniversitenin bana kattığı, katmadığı, aldığı, götürdüğü bir takım şeylerden bahsedeceğim. Ne de olsa mezun oluyorum. Mezun oluyorum lan harbi harbi.
             
             Hazırlıkta Kilyos'ta kalmamın da verdiği bir zorunlulukla onlarca hatta yüzlerce insan tanıdım yurtta. Çoğuyla şu an selam bile vermesek de birbirimize Facebook listemde var yani kendileri. Niyeyse bu hazırlıkta tanışılan kitle hep bir kaybetmeye yatkın bir kitle oluyor ya. Neyse. Hazırlıkta iskambil kağıtlarıyla oynanabilecek her türlü oyunu oynadım. Sabahlara kadar batak oynayıp derslere gitmediğim oldu. Bu arada Kilyos'ta ders gördüğüm için bikinimi giyip dersten sonra çıpır çıpır yüzdüğüm de oldu tabi olmadı değil.

             Hazırlıktan sonraki sene biraz depresif bir sene oldu. Yalnız yaşamaya başladım. Ama depresyonun yalnız yaşamamla ilgisi yoktu. Zaten blog yazmaya da bu sırada başladım. Ali Sami Yen'e kombinemi bu sırada aldım. Sevgilimle bu bok zamanımda tanıştım. Bu arada benimkinin gelmesine 110 gün var daha yea. Şaka maka hem olumlu hem de olumsuz bir seneydi bu 2009.

            Bölüme başladıktan sonra dünyanın en dangalak ödevlerini yaptım, aldığım çıktılarla Türkiye'yi çöl ettim, aldığım kitaplara resmen bir dünya para verdim. Hala durur durur düşünürüm acaba iki fotokopi makinası alıp bir üniversitenin köşesine konuşlanıp fotokopici mi olsam diye. Çok para var kanka bu işte ya. Sonracığıma herkes 'Sizin okul çok güzel hea çimler felan, manzara oh mis' derken ağızlarını yüzlerini kırmamak için kendimi zor tuttum çünkü biz Boğaziçililerin çoğu derslerini kuzey kampüste görür ve o çayır çimenin olduğu güney kampüse yoğunluğundan dolayı hiç uğrayamaz. Anca otobüsle falan geçerken yandan görürdüm mesela ben boğazı.

           Bölüme başladıktan sonra gözlerini not bürüyen insanlarla karşılaştım, karşılaşmadım değil. Senin aldığın nota imrenen, aldığın not yüzünden sana bakışı değişen garip bir kitleyle ders gördüm. Tabii ki herkes böyle değildi canikolar. Çok tatlı, minnoş arkadaşlarım da oldu. Benim doğum günlerimi çok bastılar bağırlarına. Böyle sürprizler, pastalar, kurabiyeler falan Kilyos'ta olsun, bölümde olsun böyle çok eğlenceli, komikli şeyler.

            Dersleri, ödevleri geçtim bir grup projeleri yaptım ki üniversite hayatım boyunca sormayın gitsin ya. Ve eğer hala hapiste değilsem ve katil olmadıysam bana şaşın un kurabiyelerim. Ben bu grup projeleri kadar insanı dinden imandan çıkaran bir oluşum hayatımda daha görmedim. Ulan sen çalışırsın o çalışmaz, yaparım der yapmaz, gelirim der gelmez, hay ecdadınızı sikim siz gelmeyin ben yapıcam ödevi dersin ama yarrağı yersin çünkü godaman bir ödevle baş edemezsin falan. Allahım çok ciddi bir sınavdı bu grup projeleri. Bittiğine eşsiz seviniyorum.

            Bir diğer sıkıntılı hadise de sunumlardı kanka. Sunum yapmaktan dinim imanım gevremişti. Artık yaratıcılıkta sınır tanımamaya başlamıştık son zamanlarda. Son bir sunumum kaldı mesela, onu amuda kalkarak sunmayı planlıyorum. Çok eşsiz yeteneklerimiz gelişti okulumun sayesinde.

         Okulun balından, kaymağından faydalanmadım mı ondan da faydalandım dostlarım. Konserlerine gittim, çimlerinde yuvarlandım, en güzel fakültelerinde derse girdim, Aşiyan ki en sevdiğimdir kaçıp kaçıp en şahane şarkılarımı alıp alıp oralarda dinledim. Kedilerle yaşamayı öğrendim ki okulda kendilerine özel fon ayrılmıştır mamaları için falan. Yalnız şu kütüphane olayını çok tadında yaşayamadım gibi geliyor. Ben sese falan epey duyarlı bir vatandaş olduğumdan o sesli çalışma ortamlarında falan grup projesi epey zorladı yani. Kendim için de çok fazla gidip ineklediğimi söyleyemem ama o kütüphaneden çok şahane faydalanabilirdim, içimde uhtedir. Şimdi sonlara gelince kafama dank etmeye başlıyor.

       Üniversite hayatımın iki senesi boyunca da it gibi çalıştığımı söylemeden edemeyeceğim. Home office'inden tut, stajına kadar her türlü sömürdü kapitalist sistem beni. Corporate bi karı oldum, sonra sikerim bu işi böyle hayat mı geçer ben devlette çalışayım en iyisi dedim (az önce dedim bunu çok önceden değil) ve orda kaldım. Henüz bir icraatım yok. Zaten iş ilanlarına başvuruyorum arayan yok, çağıran yok ki CV'm oldukça kabarık bir CV yeni mezuna göre. Neyse ya, içlenmeye başladım, depresyona girmeye başladım bu konulardan bahsedince. Yalnız öğrenciliğin şahane bir şey olduğunu çalışmaya başlayınca öğrendim. Şu an içim kan ağlıyor, ayaklarım geri geri gidiyor, günahım kadar mezun olasım yok. Ama olmam ve para kazanmam lazım. ÇEYİZİMDE HİÇBİ ŞEY YOK. Ama evlenmiyoruz da daha. Öyle hormonlarımın horon teptiği dakikalardayız.

       Bu arada karanlık gecelerimin yıldızı olan bloguma da şükran borcumu asla ödeyemem. Üniversite hayatım boyunca kaçıp kaçıp geldiğim baba evi gibi oldu, burada bana destek olanlar apartman komşum Ayşe Teyze gibi candan, içten oldu. Şahane şahane bloglar vay anasını dedirtti derdimizden kederimizden kurtardı. Bi de söylemeden edemiyciğim, 6 aylık bloggerlar 1 hafta yazmayınca hemen mail atılıyormuş 'niye yazmıyorsun cınım ya' diye, ben bloggerın dinazoru oldum ve 1 aydır yazmıyorum bana bir allahın kulu mail atmadı la. Zalımlar, hayınlar. Ölsem kalsam eski yazılarımı okucanız durcanız yani hiç umursamıyonuz geleceğimi. Zaten benimki dönsün, blogu çeyiz bloguna dönüştürmeyi düşünüyorum. Bu konuda çok ciddi bir açık görüyorum bloggerda. Moda bloggerı, makyaj bloggerı, anne bloggerı, yemek bloggerı, kişisel blogger var çeyiz blogu yok. OLMALI ÇOCUKLAR. Yapın bunu. Sistemin açıklarından faydalanın yani.

Bi şey dicem. Çok yazdım galiba. O yüzden şimdi bu yazıyı bitiriyorum tamam mı? Öptüm sizi. Ben proje yazmaya döniyim, aşırı eğlenceli falan çünkü. Hı hım, evet.

Bu da pinterest hesabım. Çokzel hatunlar, elbiseler paylaşıyorum burda. Leah Pinterest