2.4.13

En kahraman kahraman: Liseli

Sevgili kınalı karlar, hepinizi patates suratımla selamlıyorum. Bugün annemin salonunu süsleyecek mezuniyet fotograflarımı çektirdim. Pek çok fotografta paşa torunu, padişah torunu gibi çıktım ama olsun ensem kalın neticede. Ya zaten konumuz ensemin kalınlığı, benim godamanlığım değil çocuklar, ben size bazı süper kahramanlardan bahsedicem şimdi. 6 yıllık üniversite hayatım boyunca onlardan o kadar çok gördüm ki o kadar olur.

Sınır tanımıyorlar
Eminim birçoğunuz onlarla her gün burun buruna geliyorsunuz. Kimlerden mi bahsediyorum? Liselilerden. Evet yanlış duymadınız liselilerden. Lütfen yanlış anlaşılmasın, onları çok seviyorum ve en kahraman kahraman görüyorum. Onlar benim için adeta birer Hugo. Okuldan eve, evden okula giderken onları görmeden duramıyorum. İlla bindiğim bir İETT otobüsünde bir öbek liseli oluyor. Bu liseliler çok iyi adapte oluyorlar ortama. Her ortam onlar için bir sınıf. Mesela otobüse bindiler diyelim birisi en öne otursun öbürü en arkada dursun asla konuşmamazlık etmezler. Sınır tanımıyorlar arkadaşlar. Hiçbirimiz onlara engel olamayız.

Yer çekimine meydan okuyorlar
Yine aynı otobüsteyiz çocuklar. Bu otobüs 59R olsun hatta. Şişli-Rumelihisarüstü hattı. Gerçeklere dayandıralım yazımızı. Bir kız grubu binsin otobüse. Bu kızların çoğu bir direğe tutunayım, tutunacak bir dal bulayım demezler. En keskin virajlarda bile hiçbir yere tutunmadan yolculuk ederler. Ne zaman şoför amca bir ani fren yapsa 'aiyyyihihihi' gibi bir ses çıkarıp grupça masum insanların üzerine devrilirler. Bu devrilme onlar için hiç anlam ifade etmez. 'Aiiyh pardon' diyerek masum insanlardan yapmacık bir özür dilerler. Ama bu durum onların yerçekimine meydan okudukları gerçeğini asla değiştirmez.

Ten temasına özen gösterirler
Güzergahımdaki pek çok lisenin okul çıkışını biliyorum ve otobüse bu saatlere denk getirmeden binmeye çalışıyorum. Her ne kadar bu kasışa özen göstersem de bazen elden bir şey gelmiyor çocuklar. Tıklım tıkış otobüste hiç umursamadan çarpıyorlar, sağdaki soldaki insanlara dokunuyorlar, birbirlerine zaten sürekli dokunuyor haldeler Süper kahraman oldukları için halktan insanlara kucak açmışlar sizin anlayacağınız. Halka inmişler. Onlara nasıl teşekkür etsek ne söylesek az.

Kulakları çok iyi duyar
Hepimizin bildiği ve sahip olduğu gibi bir kulaklık modası almış başını gidiyor. Zaten İstanbul trafiğinde uğraşacak bir meşgalen, dinleyecek bir musikin yoksa öldün bittin. En kahraman kahramanlarımız da zaten yer yüzündeki tüm modaları takip ettiklerinden dolayı kuru kafalı bandanalarının üzerinden olsun, altından olsun kulaklıklarını geçirip de gelmişlerdir otobüse. Hem müzik dinleyebilir hem de grupça sohbet edebilirler. Hatta bazıları vardır ki kulaklığını başka bir super kahramanla paylaşır ve yollarına bu şekilde devam ederler. Görüyorsunuz bu super kahramanlar çok yardımsever.

Gelecek onların elinde
Ama hepimiz biliyoruz ki bu çirkin ördek yavrusu ve düşüncesiz halleri er ya da geç gidecek. (Umut fakirin ekmeği mode on) Özellikle üniversiteye gittiklerinde öğrendikleri ilk 10 kelimeden biri 'farkındalık' olacak. Sağı solu rahatsız etmeyecekler. İnsanların kişisel alanlarına (personal space diyolla bu hadiseye) taciz, tecavüz etmek yerine bu alanlara saygı göstermeyi öğrenecekler. Vatana ve millete hayırlı birer evlat haline gelecekler. (Tatlışlar ya. Çok seviyorum sizi ben her şeye(!) rağmen.)

Not: Justin Bieber'ı mı sevcez yoksa One Direction'ı mı? İkisini de sevsek olabilir mi? Zamanın gerisinde kaldım. Süperkahramanlar yardım lütfen!