28.12.10

Çaresizliği iliklerinde hissetmek

Birkaç gün önce yatağımda kıvrılmış dizi izlerken birdenbire elektrikler kesildi. Önemsemedim. 2-3 dakika devam ettim izlemeye. Ama birden bire çat diye bir ses duydum. Kapı sesidir herhalde dedim. Sonuçta bizim apartmanda Ayşe Teyze diye bir unsur var. Doğal karşıladım. Pencereye yöneldim diğer apartmanlarda da elektrikler kesik mi diye, hayır değildi. Her yerde elektrik vardı bizimki hariç. Pencereyi açtım. Bizim apartmanın yanında bir apartman var, ikisinin arası 10 metre falandır, birileri pencereye koşturmuş. 5-6 kişiler, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. O anda ışıldağı aradı gözlerim. Bu ışıldağı aldım alalı ilk kez kullanıyordum, çok kez sövmüşlüğüm de vardır niye aldım ki ben bunu şeklinde. Açtım. Diğer odalara yöneldim, pencereden baktım. Gerçekten her yerde vardı elektrik. İnsanların olduğu pencereye yöneldim, onlar endişeli endişeli konuşuyorlardı. Artık ne olduğunu anlamışlardı galiba, yangın vardı. Hem de bizim apartmanda! YANGIN!

Ben göremiyordum ama. Ne ateşi görebiliyordum ne dumanı. Birdenbire bir adam belirdi apartmanın girişinde. "Anahtar atın bana çabuk, giriş kapısını açmam lazım" dedi. Ben atmadım tabi anahtar manahtar, zaten kapıma 7-8 kilit atmışım, adama anahtarımı atarsam nasıl çıkıcam evden?! Kapımı açmaya koyuldum, çeviriyorum, çeviriyorum, yine çeviriyorum amına koduğumun kapısı açılmıyor! Nasıl ters çeviriyorsam artık! Sonunda başardım açmayı. Kapıyı bi araladım aman allahım yok böyle bi yoğunluk, yok böyle bi duman. Dedim Leah yarrağı yedin bebişim. O şokla nasıl aklıma geldiyse direkt mutfağa yöneldim doğalgazın şalterini indirdim. Bi ceket giydim üzerime tekrar pencereye yöneldim. İnsanlar toplanmaya başlamışlardı. Penceredeki güruh itfaiyeyi arıyordu. Giriş kapısından çıkan dumanları gördükçe kendimden geçtim. Bi yandan da "Kurtarın beni" diye bağırıyorum. Bağırmak ama nasıl bağırmak. Ağzına sıçtığımın penceresinde parmaklıklar olmasa atlıcam, ama lanet olsun ki var.

Ayşe Teyze'nin kızı duyuyor sesimi, pencereden bağırıyor bana "Kapıya çık!" diye. Kapıya yöneliyorum tekrar. Açıyorum kapıyı bi cesaretle, dumanlar eve doluşuyor, yangının sıcaklığını bütün hücrelerimde hissediyorum.  Çat kapatıyorum kapıyı. Pencereye koşuyorum yine. Bağırmaya devam. "Kurtarın beni, kurtarın beni!" O anahtar isteyen adam "Kapıda bekle beni" diyor, giriyor apartmandan içeri. Leah diyorum çıktın çıktın çıkamadın yana yana öleceksin. Açıyorum kapıyı, bi ışık görüyorum uzaktan. Adam geliyor, tutuyor benim elimden, asılıyor. Derin bi nefes soluyorum dumanı. İnmeye başlıyoruz merdivenlerden 4er 5er. O an görüyorum işte yangının nerde olduğunu, o çat çat seslerin ne sesi olduğunu. Sigorta patlamış, cayır cayır yanan ve patlayan oymuş. Merdivenlerden iniyoruz, o sesleri duyuyorum, deli gibi patlıyor amına koduğumun kofraları. Çıkıyoruz dışarıya. Kendimi hemen apartmanın yanındaki parka atıyorum. Bi bakıyorum 7 mahalle toplanmış. Kafamı bi kaldırıyorum çatıda 7-8 kişi var kurtarın bizi diye bağırıyorlar. Sağıma bi bakıyorum Ayşe Teyze ağlıyor. Kendimi zaten tutamıyorum hüngür şakır ağlıyorum. O esnada itfaiye geliyor, ambulans geliyor, polis geliyor. 3 haneli bütün araçlar geliyor mahalleye.

Ben kendimi bi kaldırıma atıyorum. Kadının teki "Yok kızım bi şey" diyor. "Ne diyosun sen ya! ben o yangının içinden çıktım" diye carlıyorum. Bütün millet kadına sus işareti yapıyor. Sonrasında sağ olsun o kadın çok yardım etti, elime yüzüme su döktü, su içirdi falan. Zaten kimse tanımıyor beni, sen kimsin diyorlar, bu kız kim diyorlar. Bir allahın kulu bile o apartmanda yaşadığımı bilmiyor. Canına yandığımın İstanbul'u işte! Sonrasında genç bi doktor görüyorum, sakinleştirici vermek istiyor bana, yok istemiyorum diyorum. Bu esnada bütün dumanlar Ayşe Teyze'nin evinden çıkmaya başlıyor. Kapıyı açık unuttuğumu fark ediyorum. Bi de yanan eşyalar, sıçılan ev için göz yaşı döküyorum. Ayşe Teyze bayılıyor. Ben bi süre daha ağlıyorum, sonra kesiliyor ağlamam. Ağzıma yoğurtlar tıkılıyor, tuzlu ayranlar içiyorum. Bu süre bana bir ömürmüş gibi geliyor. Yangının söndürüldüğünü öğreniyorum. Çatıdakiler kurtarılmış. Yolda gördüğüm bakkalın kızı "Sen eve gitme şimdi, gel bizde kal diyor." Diyorum senin ev boku yalamış Leah, hadi bakalım ağla. Ağlıyorum eve gidene kadar. Apartmana giriyorum, yazın tonla para vererek boyattığımız o güzel renk kapkara olmuş. Nefes alınmıyor içerde. Yavaş yavaş çıkıyoruz yukarıya. Bakıyorum kapım kapanmış. Tanrım lütfen evimde bi şey olmasın diyorum. Sesim duyuluyor yukardan! Açıyoruz kapıyı. İçeride yoğun bir duman kokusu, açıyoruz tüm pencereleri. Çıkıyoruz evden. Görünürde büyük bi zarar yok.

Olayı aileye anlatmak ayrı bir dert. Zaten uzaktayım diye çıldırıyorlar, şimdi de bu yangın hadisesi tuz biber oluyor her şeye. Kendimi toparlayıp komik komik anlatıyorum olayı. "Yangın çıktı beni kurtardılar inanabiliyo musunuz ehi ehi" şeklinde özetliyorum hatta.

Ertesi gün apartmana gittiğimde kendimi çok daha kötü hissediyorum çünkü Ayşe Teyze ve çevresi sürekli "Biz evin kapısını senin için açtık" deyip duruyor. Meğerse Ayşe Teyze'lerin evine yangın esnasında merdiven dayanmış dışarıdan. Haberim bile yok! Kapıya çık dediler çıktım ama önümü bile göremedim, evlerine nasıl gideyim! Resmen beni günah keçisi yapıyorlar. Utanmasalar zararımızı karşıla diyecekler. O kadar kötü hissediyorum ki bi yanım evet yardım etmelisin onların zararına diyor, öbür yanım kızım sen yangının içinden çıktın onların evine girmedin ki ne alaka diyor. Her ne olursa olsun onlar beni düşündüler, gerçekten Allah razı olsun. Hele beni kurtaran adamın hakkını ömrüm boyunca ödeyemem. Çaresizlik ne demekmiş ben o zaman gördüm işte. Yalnızlık ne demekmiş ben o zaman gördüm.

Şimdi bakıyorum milletin tek derdi sevgili bulmak, twitterda saçmalar saçması saptamalar yapmak. O kadar komik geliyor ki bu yaşadığım olaydan sonra her şey, anlatamam yani. Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin gerçekten. Kim bilebilirdi ki sıcacık evimde otururken yarım saat içinde evsiz kalacağımı? Kim bilebilirdi ki apartmanın girişindeki kofraların patlayıp yangın çıkaracağını? Kim bilebilirdi ki bu yangından sonra okulun yurdunda kalacağımı? Kim bilebilirdi ruh gibi olacağımı, psikolojimin içine sıçılacağını? Kim bilebilirdi ya, kim!